Ölümden Sonra Ne Var?
Ölümden Sonra Ne Var?
Elhamdülillah müslüman oldum. Kelime-i Şehadet getirdim daha yeni müslüman oldum. Müslüman olma kararını ise çok okudum çünkü insanların hayatına bakarak müslümün olmak istemiyordum biraz kişiler müslümanım diyor ama hep faiz alıyor ben de bunu anlamıyordum o zaman ben neden müslüman olayım ki diyordum ve kitapları okumaya başladım en mantıklı akla uygun insanı düşünen tek din islamiyet peki müslüman olarak öldükten sonra cennete giricez ama cennet dünya gibi bir yer mi eğer dünya gibi bir yerse orada da kötü insanlar olacakmı orada nasıl bir yaşantı olacak?
Sizi tebrik ediyoruz. Hayatınıza imanı katmanız hayatın hakikatini görmeniz güzel.
hayatın bir sonu var… ölüm o kadar kesin ve açık ki ki; bugünün gecesi ve bu güzün kışı gelmesi gibi ölüm başımıza gelecek.
Bu zemin yüzü , acele hareket eden kafilelerin yollarında bir gecelik konmak ve göçmek için bir handır. Herbir şehri yüz defa mezaristana boşaltan ölüm, elbette hayattan ziyade bir istediği var. İşte bu dehşetli hakikatın muammasını Kur’an halletmiş.
Madem ölüm öldürülmüyor ve kabir kapısı kapanmıyor; elbette bu ecel celladının elinden kurtulmak çaresi insanlığın en büyük meselesidir. Düşünsenize…kabre girince dünyanın hangi meselesinin sizin için anlamı kalır…
Kendi derdiniz en büyük mesele olur.
Ölüm ya inançsız insanlara göre sonsuza kadar yokoluştur yani ebedi idamdır; hem o insanı, hem bütün ahbabını ve akrabasını asacak bir darağacıdır. Veyahut başka bir bâki âleme gitmek ve imanıyla saadet sarayına girmek için bir terhis tezkeresidir. Kabrin öbür tarafında bekleyen ahbap ve akrabasına kavuşmaktır. Birinde hepsinin yok oluşu ..ebedi ayrılık…diğerinde ebedi varlık ve kavuşma!
Ve kabir ise, ya karanlıklı bir tek başına hapis- inanan ve inandğını gibi yaşamayanlara-
ve dipsiz bir kuyudur- hiç inanmayanlara-
veyahut bu dünya zindanından bâki ve nurani bir ziyafetgâh ve bağistana açılan bir kapıdır.-iman edip inandığı gibi yaşayanlara-
Kabir yaşantıları böyle..
Gelelim cennete… bir ömür iyi ve kötü..itaat ve isyan…hayır ve şer terazinin iki kefesine konuluyor. Rabbimiz ona göre bize konum biçiyor.
Mesela yıllarca yaşadınız…bir hırsızlık yaptınız ve yakalandınız. Bir kaç yıl hapis cezasından sonra normal hayata dönersiniz.
Manevi yaşantı ömrünüz de böyle.. Günahların haram zevk ve eğlencelerin elbette çekilecek cezaları var. Fakat pişmanlık ölmeden bunları sildirebilir.
Cennet nasıl bir yer. Kısaca..Herkesin iman ve itaati karşılığında bu zemin yüzü kadar -yani dünyanın kendisi kadar her bir mümine verilen – bağlar ve saraylar ile süslendirilen ve bâki ve daimî bir tarla ve mülk..
Peygamberimizin anlatımıyla dünyanın bin sene mesudane hayatı bir saatine karşılık gelmeyecek kadar saadetli…onun da bir saati Allahı görmenin- cennette Allahı görme yani ruyetullah müjdesi de vardır- bir saatine karşılık gelmeyecek kadar mutluluk veren bir aleme gidiyoruz.
kazanmak veya kaybetmek davası başına açılmış. Eğer iman ve itaat belgelendirilmezse ve sağlam elde edilmezse kaybedilecek. Ve bu asırda, maddecilik ve ateistlik vebasıyla çoklar o davasını kaybediyor.
Düşünelim bu kaybedilen davanın yerini tüm dünya ve geçici saltanatı bir insana verilse ..doldurabilir mi…