namaz neden bu kadar önemli?

322 görüntülenmeiman esasları

namaz neden bu kadar önemli?

Allah neden namaz kılmamı istiyor benim namazıma ihtiyacımı var ve namazda ki hareketlerin amacı nedir?

Gökhan Durumu yayınlanmak üzere'ye değiştirildi 15 Eylül 2024
1

Öncelikle namaz ibadettir. Yani acizliğini zayıflığını kusurunu Allaha olan ihtiyacını hissetmektir.
Nasılki insan, insan kainatın süzülmüş özetidir. Namaz da bütün ibadetlerin özetidir. Nasıl ki  Fatiha suresi, şu Kur’an-ı Azîmüşşan’ın bir nurlu bir özü ve özetidir. Namaz da bütün ibadetlerin çeşitlerini  içeren bir nurani fihristedir. Oruç zekat hac ve kelime-i şehadet namazın içinde var.

ve bütün yaratılan türlerin cinslerin çeşit çeşit ibadetlerine işaret eden bir mukaddes haritadır. Mahlukların kimi dimdik – ağaçlar gibi- kimi eğilerek sürünerek  -hayvanlar gibi- kimi oturarak-dağlar gibi- ibadetleri var. Namazda hepsinin temsilleri var. Malum İnsan evrenin temsilcisidir. Yani yeryüzünün halifesidir.

Evet herbir namazın vakti, mühim bir değişiklik başı olduğu gibi, çok büyük İlahi tasarrufların aynası ve o tasarruf içinde Allahın büyük nimetlerinin  birikmiş vakti ve hatırlatıcısı olduğundan, Sonsuz kudretiyle ve ilmiyle galaksileri çeviren güneşi havayı denizi dağı toprağı bitki ve hayvanları bize nimet olarak çeviren sofra olarak önümüze koyan Allaha o vakitlerde daha ziyade tesbih ve ta’zim ve hadsiz nimetlerinin iki vakit ortasında toplanmış yekûnüne karşı şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir.

Nefsimiz tembellikle ve bu gerçekleri görmemekle şu hitaba layıktır. Ey bedbaht nefis! Acaba ömrün ebedî midir! Hiç kat’î senedin var mı ki, gelecek seneye belki yarına kadar kalacaksın? Sana usanç veren, ebedi yaşayacakmış gibi kendini kandırma hissindir. Keyf için, ebedî dünyada kalacak gibi nazlanıyorsun. Eğer anlasa idin ki, ömrün azdır hem faydasiz gidiyor. Elbette onun yirmidört saatinden beş vakit namaza kafi gelen bir saatini, hakikî bir cennet hayatının saadetine sebep olacak bir güzel ve hoş ve rahat ve rahmet bir namaz hizmetine hizmete sarfetmek; usanmak şöyle dursun, belki ciddî bir iştiyak ve hoş bir zevki tahrike sebeb olur.

Evet Cenab-ı Hak senin ibadetine, belki hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibadete muhtaçsın, manen hastasın. İbadet ise, manevî yaralarına ilaçlar hükmündedir .

Acaba bir hasta, o hastalık hakkında, şefkatli bir hekimin ona şifa olacak ilâçları içirmek hususunda ettiği ısrara mukabil, hekime dese: “Senin ne ihtiyacın var, bana böyle ısrar ediyorsun?” Ne kadar manasız olduğunu anlarsın.

Amma Kur’anın, namazı kılmayana veya terkedene  şiddetli tehdidatı ve dehşetli cezaları ise; nasılki bir padişah, kendi milletinin hukukunu muhafaza etmek için; âdi bir adamın, diğerlerinin hukukuna zarar veren bir hatasına göre, şiddetli cezaya çarpar.

Öyle de; ibadeti ve namazı terk eden adam, Ezel ve ebedin Sultanı kainatın padişahı olan Allahın mülkü hükmünde olan varlıkların hukukuna ehemmiyetli bir tecavüz ve manevî bir zulüm eder. Çünki varlık olan ne varsa Allahın sanatı eseri teşhiri işleyişi ve fiilidir. Allahı iş başında tanıtır ve bildirir takdir ettirir ve sevdirir. İnsan sinek bulut her varlık bu alem sergisinde  bu haliyle tesbih ve ibadet ile tezahür eder.

İbadeti terkeden, varlıkların sanat olduğunu ve sanatkarının Allah olduğunu, mevcudatın ibadetini görmez ve göremez, belki de inkâr eder.

O vakit ibadet ve tesbih noktasında yüksek makamda bulunan ve herbiri birer okunacak anlamı çözülecek mektup ve Allahın sanat inceliklerine gösterişli birer ayna olan mevcudatı; yüksek makamlarından tenzil ettiğinden ve ehemmiyetsiz, vazifesiz, cansız, perişan bir vaziyette telakki ettiğinden, varlıklara hakaret eder; kemalâtını inkâr ve tecavüz eder. Bütün varlıklar bizi değersizleştiriyor kıymayimizi çözemiyor diye namazsızdan şikayet eder.

Gelelim namaz içindeki hareketlerin anlamlarına…

Elleri kaldırıp Allahuekber dedik. Varlıkları arkaya attık. bu fânilerin üstünde “Allahu Ekber” deyip onlardan ellerini çekip Mevlamıza hizmet için el bağladık. Hazırız hizmete.

Baki olan Allahın huzurunda el bağlı ayakta durup “Elhamdülillah” demekle; kusursuz kemaline, misilsiz cemaline, nihayetsiz rahmetine karşı hamd ü sena edip
İyyake na budu ve iyyake nestein
demekle, yalnız sana kulluk ederiz yalnız senden yardım dileriz demiş olmakla yardım ve itaatin tek saltanat sahibi Allaha O Rabbe ait olduğunu ifade ettik., vezirsiz saltanatına karşı ibadetimizi  kulluğumuzu arzettik. Sığındık.  hem galksilerin yıldızları ile  beraber vücudumuzun atomlarını beraber çeviren işleyen döndüren nihayetsiz sonsuz büyüklüğüne, hadsiz kudretine ve acizsiz izzetine karşı rükûa gidip eğilip saygımızı sunarak..bütün kâinatla beraber zayıflığımızı ve acizliğimiz, fakir ve zilletimizi göstermekle subhane rabbiye azim dedik.
Hem böyle büyük bir Rabbe  karşı secde edip hayret ve utangaçlıkla  içinde başımızı dünyadan çevirip ona muhabbet ve kulluğunu ilân ettik. Sübhane rabniyel ala dedik.

sonra ettehıyyatü için  oturup huzurunda oturup sohbetine müşerref olur gibi bütün varlıkların ve kainatın elçisi olarak ettehıyyatüyü ile ibadetlerini ve övgü sözlerini Allaha takdim ettik.

Gökhan Durumu yayınlanmak üzere'ye değiştirildi 15 Eylül 2024
1